Artık sıra başrolde
Onu son zamanların en çok ilgi çeken filmlerindeki yardımcı oyuncu rollerinden tanıyoruz. Güney Afrikalı yıldız Charlize Theron balerinlik, mankenlik derken kendini Hollywood'da buldu. Yıldızın Kenya'dan Hollywood'a uzanan ilginç ve acı dolu serüveni, Glamour Dergisi'nin son sayısında yer aldı...
Charlize Theron yorucu bir çalışmayla geçen günün ardından, Hollywood'un en tanınmış Japon lokantalarından birine kapağı atıyor. En çok sevdiği yemekleri çubuklarıyla yerken büyük bir kaseden de saki (japon rakısı) içerek dinleniyor ve yeni bir güne hazırlanıyor. Belki biraz garip gelecek ama Güney Afrikalı Charlize Theron, Japon yapımı her şeye hayran. Deniz ürünleriyle donatılan masasında her zaman bir kaç Japon konuğu oluyor. Genç yıldız saki içerken çevresindekilerle şakalaşmaktan da geri kalmıyor. ‘‘Bu akşam masayı afrodizyak yiyeceklerle donattım. Birazdan masanın üzerinde ilginç şeyler olabilir’’ gibi sözlerle herkesi neşelendiriyor. Bazen öyle bağırarak konuşuyor ki, lokantada herkes susup ona bakıyor.
Charlize Theron için herkesi şaşırtmak hiç de önemli değil. Zaten başkalarının onun hakkında ne düşündüklerine de aldırış etmiyor. Yıllardan beri film çevirmesine rağmen hep ünlü aktörlerin yanında tamamlayıcı oyuncu olarak yer almasına bile pek aldırmıyor. Örneğin Gwyneth Paltrow, çevirdiği filmlerde baş oyuncu olarak anılmayı başarıyor da, şimdiye kadar Charlize Theron'a bu hak verilmedi. ‘‘Şeytanın Avukatı’’ filminin yönetmeni Taylor Hackford, Charlize Theron'un durumunu şu sözlerle özetliyor: ‘‘Charlize, hep ünlü erkeklerin eşi rolüne layık görüldü.’’ Al Pacino ile Keanu Reeves'in başrollerde oynadıkları ‘‘Şeytanın Avukatı’’nda Charlize Theron, Keanu Reeves'in eşi rolündeydi.
Son filmin çekimleri daha yeni bitti
Ama genç yıldız bu yıl, şeytanın bacağını kıracak. ‘‘Tatlı Kasım’’ isimli filmde ilk kez olaylar Charlize Theron'un çevresinde örülüyor. Filmin erkek oyuncusu gene Keanu Reeves. Fakat bu kez filmin bir numaralı kahramanı Charlize Theron. Genç yıldızın canlandırdığı Sara, hiç bir erkekle 30 günden fazla beraber olmayan, aklına estiği gibi yaşamaktan hoşlanan bir genç kadındır. Sara, ölümcül bir kanser türüne yakalanmıştır ve ölmek üzere olduğunu hiç kimsenin bilmesini istemez.
Charlize Theron, senaryoyu okuduğu zaman Sara'ya hayran kalmıştı. Duygularını ve acılarını herkesten gizleyebilecek derecede güçlü bir kadın olmayı doğrusu kendisi de istiyordu. Bu nedenle de ‘‘Tatlı Kasım’’ filmini çevirmek ona büyük zevk verdi. Ancak kanser yüzünden giderek zayıflayan bir kadını canlandırmak kolay değildi. Yıldız çekimler sırasında tam on kilo zayıfladı. Bir deri bir kemik kalmak, yıldızın moralini bozmuştu. Bu haliyle kendini tanımakta güçlük çekiyordu. Savunmasız kalmak duygusu onu ürkütüyordu.
Aslında Charlize Theron, çok küçük yaşta, başkalarından yardım beklememeyi öğrenmişti. Güney Afrika'da Benoni yöresindeki büyük bir çiftlikte geçen çocukluğu acı olaylarla örülmüştü. Gerda ve Charles Theron'un tek çocuğu olan Charlize, annesiyle babası arasında sürüp giden çekişmeden yararlanıp kendi başına buyruk olmuştu. Okulunu bırakıp manken olmaya kalkışması da onun bu özelliğinin bir kanıtıydı.
Güney Afrika'dan gelen acı bir haber
Tam da podyumlara çıkmaya hazırlanırken Güney Afrika'dan gelen bir haber genç kızı çok sarstı. Annesi Gerda Theron, kocasını yani Charlize'in babasını tabancayla vurup öldürmüştü. Charlize hemen Güney Afrika'ya döndü. Annesi tutuklanmıştı ve kocasını öldürdüğünü inkar etmiyordu. Ancak Charles Theron bir alkolikti ve körkütük sarhoş bir halde karısına saldırırken, sabrı tükenen Gerda Theron kocasını öldürmüştü.
Anne Theron, kocasına onu öldürmek amacıyla ateş etmediğini, sadece kendini savunmak istediğini söyledi. Mahkeme, Gerda Theron'u çok hafif bir cezaya çarptırdı. Charlize ise annesinin suçsuz olduğunu düşünüyordu. Bu olaydan sonra anne kız birbirlerine daha fazla yakınlaştılar. Charlize, annesinin yaşadıklarını anlatırken, ‘‘Aynı şey benim başıma gelseydi, ne yapardım bilemiyorum’’ dedi. Gerda Theron, şimdi kızının evinin bir sokak ötesinde tek başına yaşıyor.
Charlize Theron, 1992 yılından beri New York'ta oturuyor. Avrupa kentlerinde mankenlik yapmaktan sıkılınca Amerika'ya göçetmiş. Bir süre bale dersleri almış sonra reklam filmlerinde oynamaya başlamış. Sinemada isim yapmaya çalışırken bir rock topluluğunun solisti olan Stephan Jenkins ile tanışmış. Kısa bir flört döneminden sonra da evlenmişler.
Acaba evlilik Charlize Theron'u değiştirdi mi? Hiç sanmıyoruz. O, gene dilediği gibi hareket ediyor. Canı isteyince, arkadaşlarıyla barlarda sabahlıyor. Aklına eseni yapmasına kocası dahil hiç kimse engel olamıyor. Ama evliliği sevdiğini ve kocasıyla mutlu olduğunu da inkar etmiyor güzel oyuncu. Anlaşılan, Charlize Theron, genç kuşak sinemaseverlerin son gözdesi olmaya bugünlerdeki en yakın aday.
Derleyen Azize Bergin
2001, Hürriyet Kelebek Eki.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder